"Dünyadaki en güzel şey nedir?" sorusunu Sacha Guitry, "Sevmek sonra da sevilmek" diye yanıtladı. "Neden sevmek sevilmekten daha güzel?" diye sorulduğunda ise cevabı: "İnsan sevdiğine sevildiğinden daha emindir de ondan" oldu.
Sevilmekten ziyade sevebilmek bir mucizedir. Dünyaya geldiğimiz an tanışıp memnun olduğumuz ilk şey sevgi olsa gerek. İşte bu tanışıklıktan itibaren sevgi hayatımıza girer ve ölünceye kadar da bizimle beraber olur. Çünkü insan yaşamının her devresinde sevgiye ve ilgiye açtır.
Bu açlığı da sevgiden başka doyuracak bir şey yoktur. Farklı dillerde de konuşsak ya da hiç konuşamasak da, gözlerimizin dilidir. Sık sık duymak istediğimiz, duymaktan sıkılmayacağımız iki kelimedir “Seni seviyorum”. Neden sadece flört dönemine geldiğimizde bu iki kelimeyle tanışıyoruz. Halbuki anne kızına, torun nenesine,arkadaş arkadaşa hatta gelin kaynanasına ,kaynana gelinine söyleyebilmeli.
Artık bu formülü hayatımızdaki tüm sevdiklerimize verelim. Ben buna formül diyorum çünkü tıpkı bir iksir gibi söylediğiniz anda karşınızdaki kişinin yüzünü somurtkanlıktan gülümsemeye çevirebiliyor. Deneyin, göreceksiniz.Kendimizi sevelim başkalarını da sevelim. Bu his, hepimizin acı ve sıkıntıları olmasına rağmen bize güç verecek yaşama karşı duruşumuzu daha sağlamlaştıracaktır. Kalplerimizi açıp sevgimizi sunalım. Buna karşı koyabilecek güçteki kişilerin yeryüzünde olduğuna ben inanmıyorum. Çünkü hepimizin tek ve bitmek bilmeyen ihtiyacı sevgi! Doğuştan sahip olduğumuz Allah'ın bize verdiği en güzel nimetlerden biri olan bu insani yeteneğimizi geliştirmemiz gerekir. Kendimizi ne kadar tanıyoruz? Kendimize iyi ve güzel şeyleri layık görüyor muyuz? Görmüyorsak kendimizi sevmiyoruz demektir. Kendini sevmek derken bencilliği kibri ve gururu kastetmiyorum. Bencil insan, kendini dolayısıyla da kimseyi de sevmeyendir.
Hayata ve çevremize şöyle bir bakalım. Sevmek ve sevilmek duygusu hepimizde vardır. Birini sevdiğimizde bu sevgiyi gösterebilmenin ya da gerçek olduğunu kanıtlayabilmenin yolu da emek vermek, çaba göstermek yani birisi yada kendimiz uğruna bir adım fazla atmak ya da bir mil fazla yürümektir.
Selvi Boylum Al yazmalım filmini bilmeyenimiz yoktur. Filmin sonlarına doğru Türkan Şoray' ın son sözleri sevgiyi ne güzel tanımlıyor değil mi ? "Sevgi neydi ?Sevgi sıcacık insan eliydi.
Sevgi emekti" 11-12 yaşlarındaydım hiç unutmuyorum, bir Emine Teyzemiz vardı. Ellerinden sevgi aktığına inanıyorlardı. Sık sık etrafındakiler, "Emine çöp diksen çiçek fışkıracak." derlerdi. O zamanki aklımla ne demek istediklerini pek anlamasam da çiçekler ve Emine Teyzem bana diğer gördüğüm insanlardan farklı geliyordu.
Çiçeklerini çocukları gibi severdi evine giren herkes bu sevgiyi hissediyor ve besleniyordu. Bazen bakkala giderken O'na da uğrardım. Elime bir lokum sıkıştırır, çiçeklerini anlatmaya başlardı. "Su dökmek çiçek sulamak demek değildir. Tatlı dille onları sevmeliyiz.” derdi.
Ben de sanki anlıyormuşum gibi dinlerdim. Oysa şimdi onu daha iyi anlayabiliyorum. Allah sevgiyi bütün canlılara hayat kaynağı olarak yaratmış, hayvanlar bitkiler bile sevgi, şefkat ve merhametle daha güzel gelişip güzelleşiyorlar. Yediğim lokumların lezzetini de hala unutamam. Ne güzel günlerdi...
Peki sizin çiçekleriniz ne durumda? Şimdi bizler ise kuruyup giden çiçeklerimizden dert yanıyoruz. Camımızın kenarında ya da çalışma masamızın üzerinde duran menekşemizin suyunu her gün verebiliriz. Gonca vermiyorsa bunun nedenini çiçekten bilmeyelim, bu bizim kendi sevgisiz bahçıvanlığımızdan kaynaklanabilir.
Sevgimizi hissettiremiyor ve gösteremiyorsak ne bekliyoruz? Bir saat sonrasına çıkacağımızın garantisi var mı? Dünyayı döndüren sevgi için hepimiz elimizden geleni yapmalıyız. Sevgi gönül cömertliği ister. Cimri gönüllerde büyük sevgiler asla barınamaz. Sonsuza dek yaşamayacağız.
“Aman o benim onu ne kadar sevdiğimi bilir.” diye düşünmeyelim. Çünkü bazen inandığımız şeyler doğru olmayabilir. Bazı insanlarda bizi çok seviyordur. Fakat bunu nasıl göstereceğini bilmiyor olabilirler. İşte bu tarz insanlar da kimi zaman bizimle aynı fikri paylaşarak bizi sevdiklerini hissettirebilirler. Sevgiyi göstermemek sağlıklı iletişimi, içtenliği, yakınlaşmayı, güveni engeller ve sonuç yalnızlık olur.
Oysa sevgi şefkati, şefkat merhameti, merhamet de sabır ve hizmeti üretir. Ne yapalım önümüze gelene “Seni seviyorum” mu diyelim diyebilirsiniz. Yo, en azından sokağa çıktığımız zaman aynı kaldırımdan yürüdüğümüz ton ton teyzeye gülümseyebiliriz. Gülümsemek sevginin yüz ifadesidir. Aslında ne yaptığımız o kadar da önemli değil. Sadece bir şey yapalım.
Neden sevdiklerimize bu formülü vermekte gecikelim?
İnsanlara sevdiğimizi bildirmenin en iyi zamanı şimdiki zamandır. Di'li geçmişler ise bize çoğu zaman pişmanlık verebilir. Eğer sevdiğimizi söylemeye çekiniyorsak onlara içten bir şekilde sarılalım. Kucak dolusu sevgimizi onlara verelim. İşte bu da sevginin vücut dilidir.
Ben tecrübelerim sonunda şu gerçeği anladım ki sevildiğinden emin olmayan bir insanı tıbbın
en iyi ilaçları dahi hayata bağlayamaz. Bütün mutlulukların başı Sevgi, evet sevgi iyileştiriyor.
Sevgiden nasibini almış bir gecekondu çocuğu sevgiden mahrum kalmış bir fabrikatör çocuğundan daha mutludur. Sevmeyi bilmeyen insanlardan ne iyi anne, ne iyi baba, ne iyi yönetici, ne de iyi bir eğitimci olur.
Her şeyin başı sevgi, her şeyin ortası sevgi yine her şeyin sonu sevgi... Kendimize ve
sevdiklerimize cömert davranalım. Kırgınlıklarımızı azaltıp ifade ettiğim gibi sevgimizi çoğaltalım.
Hayır ve hasenatın maddi ve manevi bereketin bol olduğu mübarek ay Ramazan-ı Şerif'i hakiki sevgiyle ve coşkuyla kucaklayalım.